Yapay Zekâ ve Telif Hakkı

Yapay Zekâ ve Telif Hakkı

Teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte yapay zekâ artık hayatın her alanına nüfuz etmiş durumda. Sanat, müzik, yazılım, edebiyat hatta hukuk gibi alanlarda bile yapay zekânın etkisi hissediliyor. Ancak bu gelişmeler beraberinde hukuki tartışmaları da getiriyor. Özellikle telif hakkı konusunda, yapay zekâ ile üretilen eserlerin kime ait olduğu sorusu giderek önem kazanıyor.

Yapay Zekâ Kavramının Hukuki Çerçevesi

Yapay zekâ, insanın düşünme ve karar verme süreçlerini taklit edebilen sistemlerdir. Ancak Türk hukuk sisteminde yapay zekâ, bir “kişilik” ya da “hak süjesi” olarak tanımlanmaz. Bu nedenle, bir yapay zekânın kendi başına eser sahibi olması mümkün değildir.
Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca, bir eserin telif hakkı korumasına sahip olabilmesi için insan tarafından yaratılmış olması gerekir. Yani eserin ardında bir insanın yaratıcı emeği olmalıdır.

Yapay Zekâ Tarafından Üretilen Eserlerde Hak Sahipliği

Bu noktada en temel soru şudur:
Yapay zekânın oluşturduğu bir müzik parçası, resim veya yazı kime aittir?

  1. Yapay zekâyı geliştiren kişi mi?
  2. Yapay zekâyı kullanan kişi mi?
  3. Yapay zekânın kendisi mi?

Türk hukukuna göre üçüncü seçenek mümkün değildir çünkü yapay zekâ “kişi” sayılmaz. Ancak ilk iki seçenek arasında değerlendirme yapılabilir. Eğer yapay zekâ tamamen kullanıcı komutları doğrultusunda bir içerik üretiyorsa, telif hakkı kullanıcıya ait olabilir.
Fakat sistem özerk çalışıyorsa, yani insan müdahalesi olmadan eser yaratıyorsa, bu durumda “yaratıcı emek” unsurunun kime ait olduğu tartışmalı hale gelir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Açısından Yapay Zekâ

FSEK’in 1/B maddesine göre eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim, edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olarak ifade edilen her nevi fikir ve sanat ürünü”dür.
Burada anahtar kavram “sahibinin hususiyetini taşıma” koşuludur. Yapay zekâda ise bu özellik yoktur. Çünkü bir yapay zekânın duygusu, düşüncesi veya niyeti bulunmaz. Bu nedenle yapay zekânın tek başına ürettiği ürün, “eser” niteliği kazanamayabilir.

Yapay Zekâ Destekli Üretimlerde Telif Koruması

Peki bir insan, yapay zekâyı sadece bir araç olarak kullanırsa ne olur?
Bu durumda eser, insanın yönlendirmesiyle ortaya çıkmışsa, yani esas yaratıcı unsur insana aitse, telif hakkı da insana aittir.
Örneğin bir yazar, ChatGPT gibi bir sistemden aldığı önerileri geliştirip özgün bir metin haline getiriyorsa, bu durumda eser sahibidir. Ancak sadece sistemin ürettiği metni olduğu gibi kullanıyorsa, bu metin hukuken koruma altına alınmaz.

Dünya Hukuk Sistemlerinde Yaklaşımlar

Yapay zekâ ve telif hakkı konusundaki tartışmalar sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de gündemdedir.
ABD Telif Bürosu, 2023 yılında aldığı bir kararla, “tamamen yapay zekâ tarafından üretilen eserlerin telif koruması alamayacağına” hükmetmiştir.
Avrupa Birliği de benzer bir yaklaşım sergilemektedir. AB Komisyonu, yapay zekâ tarafından üretilen içeriğin “insan yaratımı olmadığı sürece” telif korumasına sahip olamayacağını belirtmiştir.

Yapay Zekânın Eser Sahipliği Konusundaki Zorluklar

Bu konuda en büyük zorluk, yaratıcılık eşiğinin tespit edilmesidir.
Yapay zekâ sistemleri, büyük veri kümelerinden öğrenerek içerik üretir. Dolayısıyla bu içeriklerin bir kısmı, daha önce var olan eserlerden türetilmiş olabilir.
Bu da şu soruyu gündeme getirir:
Bir yapay zekâ eseri, başkalarının telif haklarını ihlal ediyorsa, kim sorumlu olur?

  • Yapay zekâyı kullanan kişi mi,
  • Yazılım geliştiricisi mi,
  • Yoksa hiç kimse mi?

Türk hukukunda bu konuda net bir düzenleme bulunmadığı için, her olayın somut koşullarına göre değerlendirilmesi gerekir.

Telif Hakkı İhlali Riskleri

Yapay zekâ kullanılarak üretilen içeriklerin bir kısmı, farkında olmadan başka eserlerden kopya alıntılar içerebilir.
Bu durumda, asıl eser sahibinin telif hakkı ihlal edilmiş olur.
Özellikle yapay zekâ tabanlı müzik, görsel veya yazı üretimlerinde bu risk yüksektir.
Bu nedenle yapay zekâ çıktılarının ticari amaçla kullanılması durumunda, önceden telif taraması yapılması ve gerekli izinlerin alınması gerekir.

Yapay Zekâ Üretimlerinde Lisanslama Sorunu

Bir başka tartışma konusu da lisanslamadır.
Yapay zekâ ile oluşturulan içerikler nasıl lisanslanacaktır?
Eğer eser sahibi belli değilse, lisans sözleşmesi nasıl yapılacaktır?
Bu durum, özellikle medya, reklam ve sanat alanlarında büyük belirsizlikler yaratmaktadır.
Telif hakkı olmadan kullanılan bir içerik, gelecekte ciddi hukuki sorumluluklar doğurabilir.

Yapay Zekâ İçin Yeni Hukuki Düzenlemeler Gerekir mi?

Giderek artan bu sorunlar, hukuk sisteminin yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.
Birçok ülke, “yapay zekâ hukuk kişiliği” kavramını tartışmaya başlamıştır.
Ancak bu yaklaşım henüz Türkiye’de benimsenmemiştir.
Buna rağmen, FSEK ve ilgili mevzuatın güncellenerek yapay zekâ destekli eserlerin nasıl korunacağına dair açık hükümler getirilmesi gerekmektedir.

Yapay Zekâ ile Eser Üretenlerin Dikkat Etmesi Gerekenler

Yapay zekâ kullanan içerik üreticileri, bazı temel adımları izlemelidir:

  • Ürettikleri içeriğin kaynağını ve üretim sürecini belgelemelidir.
  • Eserin yaratımında insan katkısının ne düzeyde olduğunu açıkça belirtmelidir.
  • Ticari kullanım öncesinde, telif ihlali taraması yapmalıdır.
  • Yapay zekâ araçlarının kullanım koşullarını dikkatle incelemelidir.

Bu önlemler, ileride doğabilecek hukuki riskleri en aza indirir.

Yapay Zekâ ve Telif Hakkı Davalarında Avukatın Rolü

Bu tür davalarda, hem teknolojiyi hem de hukuku iyi bilen bir avukatın desteği kritik öneme sahiptir.
Özellikle Ankara’da faaliyet gösteren Koçak Hukuk Danışmanlık, yapay zekâ ve telif hakkı konularında danışmanlık hizmeti sunarak, müvekkillerinin dijital üretim süreçlerinde hukuki güvenlik sağlamaktadır.
Telif ihlali, eser sahipliği veya lisanslama uyuşmazlıklarıyla karşılaşan kişiler, avukata doğrudan soru yöneltebilir veya iletişim sayfası üzerinden detaylı bilgi alabilirler.

Yapay Zekâ Çağında Hukukun Geleceği

Yapay zekâ geliştikçe, hukuk da dönüşmektedir.
Belki yakın gelecekte, yapay zekâ tarafından üretilen eserlerin bir kısmı hukuki koruma kapsamına alınacak veya “ortak eser” statüsüne kavuşacaktır.
Ancak bugün itibariyle, insan emeği ve özgünlüğü, telif korumasının temel koşuludur.
Bu nedenle hukukçuların, yazılımcıların ve sanatçıların birlikte çalışarak bu yeni döneme uygun etik ve hukuki standartlar geliştirmesi büyük önem taşımaktadır.